Dijital Dönüşüm Nedir? Süreç Nasıldır? - Webtures https://www.webtures.com/tr/blog/sozluk/dijital-donusum-nedir/ Wed, 14 Feb 2024 10:34:16 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.1 https://www.webtures.com/wp-content/uploads/2023/08/cropped-webtures-180-32x32.png Dijital Dönüşüm Nedir? Süreç Nasıldır? - Webtures https://www.webtures.com/tr/blog/sozluk/dijital-donusum-nedir/ 32 32 Başarılı Dijital Dönüşüm Stratejisinin 3 Bileşeni https://www.webtures.com/tr/blog/basarili-bir-dijital-donusum-stratejisinin-3-bileseni/ https://www.webtures.com/tr/blog/basarili-bir-dijital-donusum-stratejisinin-3-bileseni/#respond Tue, 15 Dec 2020 13:44:08 +0000 https://www.webtures.com/tr/blog/?p=15138 Dijital dönüşüm, firmaların çalışma şekillerini tamamen yeniden kurguluyor. Bu değişim sadece belirli bir iş süreçlerinde dijital teknolojileri kullanmak değil aksine dijital yetkinlikleri tüm organizasyon içerisinde benimsenmesiyle ilgilidir.
Böyle bir çalışma, farklı iş alanlarına yayılmış birçok katmandan oluşur. Teknolojiyi anlama, entegrasyon sürecini yönetebilme, kültürel değişime öncülük etme, başarıyı teşvik etme gibi. Böyle bir karmaşa, dijital dönüşüm stratejisi yaratmak için güçlü bir vizyon ve başarılı bir uygulama aşaması gerektirmektedir.

Dijital dönüşüm stratejisi neden önemlidir?

Şirketler özellikle analistler ve pazarlamacılar en son teknolojik çözümleri şimdiye kadar süre gelen problemleri çözecek sihirli bir metotlar gibi anlattığı zaman dijital dönüşüm süreçlerinde tamamen teknolojiye güvenir hale gelirler. Bu doğru olabilir elbette fakat MIT ve Deloitte tarafından yürütülen global anket sonuçlarına göre dijital dönüşümü yönlendiren teknolojinin kendisi değil, altında yatan stratejidir. Eğer kuruluşunuzda bir değişim meydana getirmek istiyor ancak iyi bir stratejik hazırlık yapmıyorsanız en iyi teknolojiler dahi istenen sonuçları size sunamayabilir.
Böyle bir durumun en önemli örneklerinden biri BBC’nin Digital Media Initiative (DMI) hikayesidir. Bu hikaye BBC’nin dijital dönüşüm çalışmasının temel taşıydı ve bant kaydı olmadan, tamamen dijital bir prodüksiyon iş akışının benimsenmesi yoluyla yayın operasyonlarını düzene sokmayı, bir medya varlık yönetim sistemi kullanarak video, ses ve fotoğraf arşivlerini birleştirmeyi, ve çevrimiçi bir storyboard yaratma sistemi aracılığıyla yeni programların yazılması sürecini geliştirmeyi vaat ediyordu. En yüksek kalitedeki teknolojiler Siemens tarafından bütünleştirilecek ve özelleştirilecekti.
81 milyon sterlin tutarında bir yatırım aldıktan ve yaklaşık 2 yıllık geliştirme çalışmaları ardından, artan maliyetler, gecikmeler ve teknik sorunlar nedeniyle tedarikçi ile sözleşmeleri feshedildi. BBC, yenilenmiş 133,6 milyon sterlin tutarındaki bir bütçeyle projeyi kurum içine taşıdı. Ve yine 2 yıllık ek bir mücadelenin ardından, DMI kesin olarak iptal edildi ve BBC için toplam 125.9 milyon sterlin tutarında (150 milyon $ ‘ın üzerinde) bir zarara neden oldu.
Peki nerede hata yaptılar? PwC (PricewaterhouseCoopers) tarafından desteklenen Ulusal Denetim Ofisi (NAO) bu soruyu cevaplamak için bir inceleme başlattı ve sonuç olarak DMI’yi “tam bir başarısızlık” olarak değerlendirdi.
Bu başarısızlığın ana sebepleri şu şekilde belirtildi: zayıf yönetişim ve kalite güvencesi, işe bağlılıkta eksiklik, proje yönetimi metodolojisi üzerinde ortak karara varılamamış olunması ve dönüşüm sürecinde iş operasyonlarını da dahil edecek bir planın yapılmamış olması. Başka bir deyişle, söz konusu dijital dönüşümün stratejisi geliştirilmemiş ve etkili bir şekilde uygulanamamıştır. Bu rapor DMI araştırmasını şu şekilde özetliyordu: “DMI analizi, BBC içerisindeki iş uygulamalarında operasyonel değişikliği yönlendirmekten ziyade teknoloji risklere ve sorunlarına odaklanmıştır”.
2018 yılındaki istatistiklere bakarsak dünya çapında birçok şirketin dijital dönüşüm projelerine 1,3 trilyon dolardan fazla para harcadığı tahmin ediliyor. Bu toplam miktar içinden 900 milyar dolarlık kısım ya beklenen sonuçları sunamadı veya sona gelmeden önce feshedildi.
Başarılı ve başarısız projeler arasındaki fark nedir? Bu sorunun cevabı genellikle projeye başlarken ve tamamlanmaya doğru ilerlerken uygulamaya konan sağlam bir dijital dönüşüm stratejisinin varlığıdır.

Dijital dönüşüm stratejisi nedir?

Günümüzde yöneticilerin yaklaşık yüzde 90’ı “büyük” veya “ılımlı” dijital yıkım bekliyor, ancak yine aynı yöneticilerin sadece yarısından azı kuruluşlarının buna yeterince hazır olduğunu söylüyor. Dijital dönüşüm stratejisi, iş dünyasında bir avantaj sağlamak için dijital teknolojilerden yararlanmak için oluşturulan bir yol haritasıdır.
“Yazılımlar dünyayı ele geçirirken” kuruluşlar hala alakalı, rekabetçi ve karlı kalabilmek için dijital bir dönüşüme ihtiyaç duyuyor. Ancak bu çalışmaları temelde bir dijital dönüşüm stratejisi yönlendirmeli ve bu değişimin şirketin genel iş stratejisiyle uyumlu olması sağlanmalıdır.
En basit anlamda incelersek, bir dijital dönüşüm stratejisi, Neden, Ne ve Kim gibi temel soruları yanıtlamalı ve değişim için ilgi çekici bir hikaye oluşturmalıdır. McKinsey’e göre, iyi bir değişim hikayesine sahip olmak, bu dijital dönüşüm çalışmalarını üç kattan fazla daha başarılı kılıyor.
Sahip olunan vizyonu kelimelere dökmek, dijital dönüşüm süreçlerinde yaşanan başarısızlıkların en sık nedenleri olarak gösterilen netliğin kaybolması, aynı anda birden çok önceliğe sahip olunması ve çalışan bağlılığında başarısız olunması gibi sorunları önler.
Neden sorusu değişimin amacını sunar ve riskleri ortaya çıkarır. Bu değişim mevcut işi daha önce görülmemiş bir hızda büyütme fırsatı mı yoksa tam tersine varlığı için bir tehdit mi?
Ne sorusu ise değişim nesnesine anlam katan şeydir. Dijital dönüşüm süreci bulut tabanlı, mobil, yapay zeka gibi çok az kişinin gerçekten anlayabildiği trend olmuş sözcüklerle doludur. Günlük olarak çalışanların deneyimi ile bağlantı kurmak ve bunun nasıl geliştirilebileceğini göstermek, organizasyon genelinde bir katılım sağlamak için çok önemlidir.
Kim sorusu ise bu çalışmayı yönlendirmekten kişisel olarak sorumlu olan yöneticileri işaret etmektedir ve güçlü liderlik becerisi olarak hızlı kararlar alma yetkisine sahip olmak başarılı bir dijital dönüşüm sürecinin anahtarıdır.
Uygulama aşamasında ise bir dijital dönüşüm stratejisi Nerede, Ne Zaman, Nasıl ve Ne Kadar sorularını yanıtlayarak başarılı bir hayata geçirme süreci için bir plan oluşturur.
Nerede sorusu değişiklikten en çok etkilenecek iş alanlarını vurgular. Bu proje birden fazla alanı etkileyen ayrı denemelerden mi oluşuyor yoksa şirket geneline yayılan genel bir proje mi olacak? Departmanlar ve tedarikçi siloları arasında ihtiyaç duyulan iş birliği en çok nerede vurgulanmalıdır?
Ne zaman sorusu ise hedeflenen değişikliklerin hızını belirlemeyi amaçlar. Bu dönüşümü mevcut iş hedefleriyle uyumlu hale getirir ve sonuçların ne zaman gözle görülür halde olması gerektiği konusunda herkesi bilgilendirir.
Nasıl sorusu, teknoloji ve metodoloji dahil olmak üzere beceriye dayalı farklılıkları kapatmaya ve kültürü uyarlamaya kadar birçok alanı kapsayan değişimi mümkün kılacak yolu ve yöntemleri açıklar. Çalışanlarınızın endişelerini gidermek, Nasıl kısmını geliştirirken son derece önemlidir. Birçok kişi dijital dönüşümü kendi işleri için bir tehdit gibi algılayacaktır, bu durum onları eski kafa insanlara dönüştürebilir veya eski yolları unutup yeni ve dijital olanları öğrenmelerini gerektirebilir.
Ne Kadar sorusu ise şirketin üstlenmek istediği maliyetlerin kapsamını belirtir. Bu maliyet sadece finansal harcamalar değildir, aynı zamanda değişim süreci oturana kadar ve yeni yöntemler her zamanki alışılmış iş süreçleri haline gelene kadar çalışanların deneyimlemek zorunda kalacağı rahatsızlık düzeyini de kapsar.
Bir dijital dönüşüm stratejisi geliştirmek, bir köprü kurmaya benzer. Değişim hikayeniz mevcut durumu şirketin uzun vadede ulaşmak istediği vizyonuyla ilişkilendirir, aynı zamanda çalışanlarınızın korkularını hırsları ile birleştirir.
Oluşturacağınız yol haritası, teknoloji ile işiniz, iş operasyonlarınız ile inovasyon projeleri ve deney kültürü ile kontrol kültürü arasında köprü kurar. En sonda ise riskleri kesin sonuçlar ile ilişkilendirerek bilinmeyen denklemin haritasını da çıkarır.
Elbette bu köprüleri oluşturduktan sonra bakımlarının da yapılması gerekir. Bir dijital dönüşüm stratejisi asla sabit bir hale getirilmemelidir. Çünkü her zaman düzenli inceleme ve adaptasyon gerektirecektir. Sadece bu gerçek, yaşanan dijital dönüşümün şirket için hala anlamlı, içinde yer alan insanlar için – hem çalışanlar hem de müşteriler için çekici kalmasını sağlayabilir.

Başarılı bir dijital dönüşümün üç sütunu

Tüm başarılı dijital dönüşüm stratejilerinde ortak üç bileşen görülür. Bu bileşenleri sürece dahil etmek her şirkette farklı bir hal alabilir, çünkü yaşanılan zorluklar ve içinde bulundukları bağlamlar kendilerine özgüdür. Ancak yine de dijital dönüşüm sürecinden en iyi sonuçları alabilmek için bu bileşenlerin değerlendirilmesi gerekmektedir.

1. Net ve ölçülebilir hedef

Dijital dönüşüm, teknolojinin kendisiyle ilgili değildir – esasında, belirli bir iş sürecini veya sorununu dijital yollarla çözmekle ilgilidir. Bu fırsat alanını tanımlamak ve hem kurum hem de müşteri için arzulanan etkiyi görselleştirmek için zaman ayırmak çok faydalı olacaktır.
Zorlukları ve fırsatları tam anlamıyla belirlemek için şirketin mevcut durumuna yönelik bir iç gözlem ve tarafsız bir analiz yapmak gerekir. Analizin sonuçlarına göre yöneticiler bir alana direkt odaklanabilir ve bu alanın yeniden nasıl keşfedilebileceğine dair bir vizyon kurgulayabilirler.
Forbes’a göre, net bir amaca sahip olmak, dijital dönüşüm süreçlerinden geçen liderlerin ihtiyaç duyduğu yegane beceridir. Çünkü bu amaç, odağınızı korur, birden fazla öncelik içinde boğulmanızı engeller, bu sürecin ilerleyişini bir değerlendirme ölçütü olarak sunar ve yöneticilerin süreci mevcut KPI’larına kolayca entegre etmesini sağlar.
Bir FMCG devi olan Procter & Gamble, 2012’de “gezegendeki en dijital şirket” olmaya çalışırken yukarıda bahsedilen konunun önemini daha zor bir yoldan öğrendi. P&G’nin o zamanki CEO’su Bob McDonald, endüstri lideri firmasını bir sonraki seviyeye taşımayı hedeflerken oldukça hırslıydı, ancak geniş kapsamlı hedeflere sahip oluşu, net bir amaca hizmet etmeyen bir dizi belirsiz girişim yaratmasına sebep oldu.
Şirket gittikçe kötüleşen bir bilanço ile karşı karşıya kalınca, fazlaca geniş ve pahalı bir dijital dönüşüm sürecinin yatırım getirisini ölçebilmek ve de fikri savunmak zorlaştı. Sonuç olarak, bir yıl sonra Bob McDonald’ın istifa etmesi ve koltuğunu AG Lafley’e geri vermesi istendi. P&G en başından beri belli bir alana daha fazla odaklanmış olsaydı, ekonomik sorunlar yaşandığında bile dijital düzlemde kalacaktı.
Öte yandan, Amazon’un Prime üyelik programını tanıtım süreci net bir amaca odaklanmanın ve güçlü bir vizyonun faydalarını gözler önüne serdi. Jeff Bezos’un mükemmel bir müşteri deneyiminin nasıl olması gerektiği konusuna sarsılmayan inancı, tüm şirketin bunu gerçeğe dönüştürmek için emek vermesi ile sonuçlandı.
Birçok eleştirmen ve hatta çalışan, başlangıçta 79 dolar siparişe sınırsız iki günlük teslimat fikrini komik, ekonomik açıdan anlamsız ve şirketin diğer projeleri ve itibarı için tehlikeli bulsa da böylesine net bir hedefin peşinde vazgeçmeden koşmak, Amazon’un tüm departmanlarını birleştirdi ve sonunda meyvesini verdi. Amazon Prime tek başına – ve kalıcı olarak – çevrimiçi alışverişte kolaylık ve rahatlık açısından piyasada var olan çıtayı yükseltti. Bu çabalar sonuç olarak tüketicilerin çevrimiçi ortamda satın almaya istekli oldukları ürün türlerini tamamen değiştirdi ve bugüne kadar görülen en başarılı sadakat programını yarattı.

2. Yöneticilerin liderliği ve bağlılık

McKinsey’ göre, dijital dönüşüm girişimlerinde sahiplenme ve yöneticilerin gelişim süreçlerine sürekli dahil olması şirketlerin başarıya ulaşma olasılığını 2,3-2,5 kat artırıyor. Süreç başlarken dijital dönüşüm projesine duyulan ilgi ve heves çok fazla olabilir, ancak zaman geçtikçe eninde sonunda dikkatler dağılacaktır.
Bazı çabalar sonuç vermeyecek, iş öncelikleri değişecek ve çıkar çatışmaları ortaya çıkacak. Belirsiz durumları yönetebilen, çatışmaları çözebilen ve departmanlar arası çalışmaları ortak bir hizaya sokabilen ilgili bir yöneticiye sahip olmak, dijital dönüşümün başarısına büyük katkı sağlar.
Güçlü bir liderlik, hızlı bir karar alma süreci sağlar. Hızla alınan kararlar, tüm organizasyonun da hızla hareket etmesini sağlar. Diğer her şey eşit olursa, pazarda en hızlı şirket kazanacaktır. Bu, Google veya Amazon gibi teknoloji devleri tarafından gayet iyi bir şekilde anlaşılmış bir konudur.
Genellikle büyük şirketlerin hızlı ve çevik olduğunu düşünmeyiz, ancak bu iki firma, sürece liderler de dahil olursa ve bu alana yatırım yapılırsa, şirket boyutunun hızlı olmaya bir engel teşkil etmediğini göstermiştir. Eric Schmidt, verilecek karara belirli ve kesin bir zaman aralığı atayarak Google’ın hızını belirledi. Bu alışkanlık sayesinde Google, yürüttüğü çok sayıda inovasyon projesinde şirketin genelinde stratejik yönünü kaybetmeden hareket edebildi.
Hızlı tempoda çalışmak, şirketlerin dijital dönüşüm sürecini hızla tekrarlamasına ve alışmasına olanak tanır. Rekabet koşulları elbet değişecek, pazar da değişecek ve şirket kültürü de değişecek – uzun vadede elde edilecek başarı ise şirketlerin stratejilerini bu değişikliklere ne kadar çabuk adapte edeceğine bağlıdır.
Ancak maalesef birçok yönetici sadece doğru kararları vermek ve bu kararın doğru olduğundan emin olmak için oyalanmayı tercih etmenin ne kadar büyük maliyetlere sebep olduğunu görmezden gelmek ister. Hızlı olmak belki de çoğu zaman bir şirket için haklı olmaktan daha iyidir.
“Eğer yönünüzü doğru tarafa çevirmede iyiyseniz, hata yapmak sandığınızdan daha az maliyetli olabilir, öte yandan yavaş davranmak kesinlikle daha maliyetli olacaktır.”
– Jeff Bezos, Amazon CEO’su, 2016 ortaklara mektup

3. Şirket kültürünü uyumlamak

Muhtemelen dijital dönüşümün en hafife alınan kısmı insan faktörüdür. Doğru stratejiye sahip olmak çok önemli ancak Peter Drucker’in belirttiği gibi, “kültür stratejiyi kahvaltı niyetine yer”. Bu nedenle doğru kültüre sahip olmak daha da önemlidir. Dönüştürücü nitelikteki değişikliklerin tam olarak çiçek açıp meyve verebilmesi için mevcut kültürün yeni yöntemlere uyum sağlamasını gerekir. En yaygın olarak görülen kültürel değişimlerden biri, binaların içinden çıkıp tüketicilerle iletişime geçmeyi içerir.
Adobe, 2012 yılında geleneksel yazılım lisans satma modelinden abonelik modeline geçiş yapmaya karar verdi. Yöneticiler tüm çalışanların müşteri deneyimine katkıda bulunacakları ortak bir bakış açısını paylaşmaya duydukları ihtiyacın farkındaydı. Adobe da bunu sağlamak için çalışanlarını müşterilerinin yerine koyan ve değişimi teşvik eden bir program- ‘Experience-a-thon’u- tasarladı. Aslında bu, çalışanları kullanıcılara, yani şirkete anında geri bildirim verebilen kullanıcılara dönüştürdü. Adobe, bulut tabanlı bir şirket olmaya geçiş yaparken, başarılı bir dijital dönüşüm stratejisin anahtarı olan çalışanlarını bağlı tutma hedefini başardı.
“Çalışan ve müşteri deneyimlerini birleştirerek, yüksek seviyede çalışan bağlılığı oluşturuyor ve böylece zengin müşteri deneyimleri de yaratabiliyoruz.”
– Donna Morris, Adobe Müşteri ve Çalışan Deneyiminden Sorumlu Başkan Yardımcısı
Başarılı şirket kültürleri, güven konusunda sıkı, kontrol konusunda ise rahattır. Böylece başarısız olmayı güvenli bölge hale getiren ve öğrenme sürecini verimli hale getiren bir deneyimleme ortamı oluştururlar. Liderler bu dijital dönüşümler sırasında meydana gelen her şeyi kontrol edemezler. Eğer kuruluşlar şeffaf bilgi akışlarına, açık ve net iletişim kurallarına sahip olursa, tüm yapı genelinde kişisel bir sorumluluk duygusu yaratılabilir.
QuickBooks, Mint ve TurboTax gibi ürünlerle tanınan finansal yazılım üreticisi Intuit, her çalışanın kendi sorumlu olduğu ürünlerin gerçek zamanlı istatistik verilerine ulaşmasını mümkün kılan Intuit Analytics Cloud’u oluşturmuştur. Yeni şeyler deneme özgürlüğü ve dijital olarak aktif olan çalışanlarla birleşen bu platform, şirketin her seviyesinde veriye dayalı bir dönüşümün gerçekleşmesini güçlendirmektedir.
“Sorunlarımızı çözmek amacıyla nasıl kullanabileceğimizi görmek için her zaman yeni teknolojileri deniyor ve yenilikler yapıyoruz. Burada açık platformların önemi ortaya çıkıyor. Eğer platformlarımızı doğru bir şekilde kurgularsak, sadece mevcut sorunlarımızı değil, gelecekteki sorunlarımızı da çözebiliriz. ”
– Arun Singhal, Veri ve Platformlar Baş Ürün Müdürü

Özetle,

Dijital dönüşüm stratejisine sahip şirketler, her zamankinden daha fazla ayakta kalma şansına sahip. Değişen dijital ortamda kendi yollarını bularak rakiplerinin önüne geçiyorlar. Ancak her şirketin dijital olgunlaşma süreçlerinde kendi içlerinde çözmeleri gereken benzersiz sorunları da olacaktır. Bu süreci, potansiyel sorunları anlayan ve nasıl çözüleceğini bilen deneyim sahibi bir ortakla yürütürseniz süreç çok daha kolay olacaktır. Webtures olarak size nasıl yardımcı olabileceğimizi öğrenmek için bize ulaşın.

]]>
https://www.webtures.com/tr/blog/basarili-bir-dijital-donusum-stratejisinin-3-bileseni/feed/ 0
Dijital Dönüşüm ile Süreçler Nasıl İyileştirilir? https://www.webtures.com/tr/blog/dijital-donusum-kullanilarak-surecler-nasil-iyilestirilir/ https://www.webtures.com/tr/blog/dijital-donusum-kullanilarak-surecler-nasil-iyilestirilir/#comments Mon, 30 Nov 2020 09:25:14 +0000 https://www.webtures.com/tr/blog/?p=15144 Dijital dönüşüm sadece dijital teknolojileri uygulamakla ilgili değildir. Amacı, şirketin çalışma şeklini temelden değiştirmek ve teknolojinin sunduğu fırsatları şirketin yeni ve geliştirilmiş DNA’sının bir parçası haline getirmek olmalıdır. Yine de, böylesine büyük bir değişiklik sırasında, yeni ve süslü dijital araçlarla meşgul olmak ve dahili süreçlerin de dönüştürülmesi gerektiğini unutmak kolaydır.

Şirket içi süreçlerin optimize edilememesi, çoğu zaman şirketlerin uzun süre dayanamamasının nedenidir. Öte yandan, dijital dönüşüm yoluyla süreçleri iyileştirmek, işletmenize çeşitli şekillerde yardımcı olabilir:

  • İş akışındaki zayıf noktaları keşfedin,
  • Daha verimli olun ve bütçeyi daha iyi kontrol edin,
  • Verilerden yararlanın ve israfı en aza indirin.
  • Tam bir dijital dönüşüm gerçekleştirmek ve işinize değer katmak için iş fikirlerini ve bunları uygulayan insanları takip ettikleri süreçlerle birleştirmelisiniz.

Süreci haritalayın

Herhangi bir dönüşüm, nihayetinde onları otomatikleştirmek ve basitleştirmek amacıyla şirketin stratejik süreçlerinin mevcut durumunu incelemekle başlamalıdır.

Süreçlerin basitçe haritalanması, şirketin farkında olmadıkları kör noktaları keşfetmesine ve büyük etkisi olacak küçük değişiklikler yapmasına olanak sağlayabilir. Haritalama, şirketteki herkesin süreç gelişimini görmesine ve dönüşümün neden gerekli olduğunu netleştirmesine olanak tanıyan görsel bir araçtır. Müşterinin ayrıntılı içgörüleri sayesinde, süreçlerin ideal olarak nasıl görüneceğini gösteren adım adım bir plan önerebiliyoruz.

Otomatikleştirmek

Şirketler uzun yıllardır otomasyondan yararlanıyor, ancak Yapay Zeka’nın katlanarak büyüyen potansiyeli sayesinde teknoloji gelişmeye devam ederken, 2020 için dijital dönüşümde en iyi trendlerden biri olmaya devam ediyor.

Artık, önceden tanımlanmış komutları izleyen komut dosyaları sunarak süreçleri daha verimli hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda robotlar gerçekleştirdikleri görevleri sürekli olarak “öğrendikleri” için onları esnek hale getirebilirsiniz.

Bu yenilikler, rapor oluşturma, faturaları işleme ve veri toplama gibi arka uç işlemlerinde halihazırda yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. En sıradan görevleri ortadan kaldırırlar ve giderek daha karmaşık verileri işleyebilirler. Ayrıca, müşteriye yönelik işlevleri otomatikleştirmek için hala büyük bir potansiyel var. Müşteri katılımı, müşteri yazışmaları ve hatta satışlar gibi süreçler otomasyonla geliştirilebilir.

İletişimi Geliştirin

Dijital dönüşüm bir değişim yönetimi programıdır ve bu şekilde ele alınmalıdır. Çalışanlarla şirketlerinde yaklaşan değişiklikler hakkında konuşmanın önemi burada fazla tahmin edilemez. Herkesin duyulduğunu hissedebilmesi için bilginin her iki yönde de akmasına izin verecek şekilde iletişim kanallarının etkinleştirilmesi önemlidir. Geleneksel yüz yüze kanallar hala her zamanki kadar önemlidir, ancak son zamanlarda dijital kanalların da anahtar olduğu kanıtlanmıştır.

COVID-19 krizi, uzaktan çalışmanın uzun vadede verimli olmasının ne kadar önemli olduğunu kanıtladı. Yerinden uzaktan kumandaya geçişi yapmaya hazır olan şirketler, krizi daha iyi yönetti ve krizden daha önce hiç olmadığı kadar güçlü çıkabilir.

Başarılarında dijital iletişim önemli bir unsur haline geldi. Ekipler ofiste birlikte olmadığında, şeffaf ve kolay yönetilebilir dijital iletişim ihtiyacı çok önemli hale geliyor. Mesajlaşma yazılımından ve raporlama araçlarından proje yönetimi uygulamalarına kadar dijital araçları tanıtın. Bu, çalışanları iletişimsizlik, uzun e-posta alışverişleri nedeniyle yaşanan yavaşlamalardan kurtaracak ve daha değerli işlere odaklanmalarına olanak sağlayacaktır. Daha iyi işbirliği ve bağlantı için, aynı iletişim araçları şirketteki herkes tarafından kullanılmalı ve ayrıca kolayca aranabilir olmalıdır.

Veri Yönetişimini Tanıtın

Veri yönetişimi, kuruluşların verilerini yönetmelerini sağlayan bir dizi çözümdür. Zaten sahip olduğunuz verileri daha önce mümkün olmayan şekillerde kullanmanıza yardımcı olur.

Verileri daha iyi organize eder ve kolayca erişilebilir hale getirerek, kullanıcıların gerekli bilgileri hızlı bir şekilde bulmasını sağlar. Veri yönetimi, hangi verilerin nasıl kullanıldığını gösteren izleme ve analitiği de içerir.

Her dijital dönüşüm, bir şirketin verilerini dijitalleştirmeyi ve meta veriler aracılığıyla aranabilir hale getirmeyi içermelidir. Veri yönetimi, kuruluşunuzdaki iş akışını daha şeffaf ve zaman açısından verimli hale getirir.

Dijital Dönüşüm Sürecine Nasıl Başlanır?

Bütünsel dijitalleşme, performansı artıran ve tüm şirkete önemli ölçüde fayda sağlayacak olanlara odaklanarak kuruluşunuzdaki süreçleri dönüştürecektir.

]]>
https://www.webtures.com/tr/blog/dijital-donusum-kullanilarak-surecler-nasil-iyilestirilir/feed/ 2
Sayısallaştırma, Dijitalleşme ve Dijital Dönüşüm https://www.webtures.com/tr/blog/sayisallastirma-dijitallesme-ve-dijital-donusum-arasindaki-farklar-nelerdir/ https://www.webtures.com/tr/blog/sayisallastirma-dijitallesme-ve-dijital-donusum-arasindaki-farklar-nelerdir/#comments Thu, 01 Oct 2020 23:32:20 +0000 https://www.webtures.com/tr/blog/?p=14986 Sayısallaştırma, Dijitalleşme ve Dijital Dönüşüm arasında ne gibi farklar var? Birçok kişi bu kavramları birbiriyle karıştırır, ancak aslında aralarındaki farkları anlamak ve öğrenmek pek de zor değildir. Şimdi birkaç basit kelime ve örnek ile açıklayacağız.

Dijitalleşme, sayısallaşma, dijital dönüşüm: neden önemli?

Dijital dönüşümle mi ilgilisiniz? Eğer cevabınız evet ise, bu terimlerin gerçek anlamlarını ve tam olarak neyden bahsettiğimizi anlamanız gerekiyor.

Bu üç kavram, dijitalleşme, sayısallaştırma ve dijital dönüşüm genelde birlikte kullanılır. Hatta birçok kez birbiri yerine de kullanır ve bu aslında bir hatadır. Bu makalede bu terimlerin anlamlarını netleştireceğiz ve dijital dönüşüm süreçlerini anlamanıza yardımcı olacağız.

Sayısallaştırma Nedir?

Sayısallaştırma fiziksel haldeki bir bilgiyi dijital hale getirme sürecidir. Yani, dijital olmayan bir şeyi dijital bir forma dönüştürüp bilgisayar sistemleri tarafından kullanılabilir hale getirmeye ve süreçleri otomatikleştirmeye denir.
Sayısallaştırma veriye ihtiyaç duyan iş değeri yaratmayı mümkün kılar. Verilerden faydalanarak çalışan iş süreçlerinin temelini oluşturur.

Örnekler:

  • Bir kâğıt belgeyi tarayıcıdan geçirmek ve bilgisayarda PDF olarak saklamak.
  • Elinizdeki kâğıt notları Excel dosyasına işlemek.
  • Analog VHS kasetlerini dijital veri saklayan CD, DVD ya da Blue-Ray disklere kaydetmek

Dijitalleşme nedir?

Sayısallaştırma ve dijitalleşme birbiriyle yakından ilişkilidir. Genellikle birbirinin yerine de kullanılırlar, ancak iki farklı şeylerdir.

Dijitalleşme, sayısallaştırma araçlarından faydalanarak iş süreçlerini iyileştirmeye denir. Dijitalleşme araçları, bu sayısallaştırılmış bilginin sizin işinize yaramasını sağlar.

Bu terim dijital teknolojilerin ve verilerin gelir elde etmek, iş süreçlerini iyileştirmek ve merkezine dijital bilgiyi alan dijital kültürü yaratmak için kullanılması anlamına gelir. Dijitalleşme, süreçleri daha verimli, üretken ve karlı hale getirmeyi amaçlar.

Örnekler:

  • Bir bilgisayarda tutulan bir PDF belgesini bulut ortamına yüklemek ve verileri analiz etmek için başka kişilerle paylaşmak;
  • Bir Excel dosyasını bulutta depolanan bir Google E-tablosuna dönüştürmek. Bu platform sayesinde, belgeler birkaç kullanıcı arasında paylaşılabilir. Ancak aynı zamanda Google E-Tablosunun güncel olması için insan dokunuşu gereklidir.
  • CD, DVD ya da Blue-Ray disklerde yer alan dijital filmleri online servislere yüklemek. İnsanlar böylece onları indirebilir ya da kiralayabilir.

Dijital dönüşüm nedir?

Dijital Dönüşüm, dijital teknoloji fırsatlarını tam anlamıyla kullanarak iş faaliyetlerini, süreçlerini, ürünlerini ve modellerinin dönüşümüne dijital dönüşüm denir. Buradaki ana amaç, verimliliği artırmak, riskleri yönetmek ya da yeni para kazanma fırsatları keşfetmektir. Yani dijital dönüşüm, işleri yeni (dijital) bir yolla yapmaktır.

Örnekler:

  • Çevrimiçi bir PDF dosyasından verileri okumak ya da Google Tablolarda yer alan bir veriyi bir uygulama ya da sisteme analiz etmesi için aktarmak. Burada hedeflenen şey, yeni ürünler sunmak veya müşteri hizmetlerini iyileştirmek amacıyla iç görüler elde etmektir. Bu süreç, otomatik olarak gerçekleştiği için insan etkileşimini aza indirger. Sonuç olarak, verimliliği artırır, maliyetleri düşürür ve satışların artmasını sağlar.
  • Filmleri çevrimiçi yayınlamak. Müşterilerden veriler elde etmek, kişisel öneriler, teklifler ve reklamlar hazırlamak.

2017 yılında Pricewaterhouse Coopers tarafından yayınlanan “Dijital Fabrikalar 2020: Üretimin Geleceğini Şekillendirmek” raporu, gerçek hayatta karşılaşılan birçok harika dijital dönüşüm örneğinden bahsediyor. Ve bunlardan biri ise Fujitsu firması ve Almanya’daki fabrikası.

“Fujitsu tüm değer zincirini, geliştirmeden son müşteri ile etkileşime kadar, servis ve eğitim de dahil olmak üzere, bir kampüse topladı. Fabrikanın kalbinde ise üretimi ve lojistiği yöneten kapsamlı bir bilgi teknolojisi var…

Augsburg teşhir fabrikası ile Fujitsu, Almanya’da rekabetçi fiyatlara bilgisayar donanımı geliştiriyor ve üretiyor. Sipariş seviyelerine esnek bir şekilde cevap verebilen “Nefes alma fabrikası” nın kampüsünde, Japonların düşüncesi, dijital fabrikayı detaylı ve müşteri odaklı bir Endüstri 4.0 yaklaşımının elzem bir parçası olarak gözler önüne seren bir tesis geliştirmek için bulut tabanlı hizmetleri, dijital uygulamaları ve prototiplemeyi kullanmaktı. (…)

Dijital atölye veri yönetimi sayesinde, müşteri şartlarına uygun ve son derece hızlı üretim yapmak mümkündür. “Akıllı fabrika” çözümleri şeffaf iş süreçlerini ve kaliteyi artırır ve verilerin her zaman güncel olmasını sağlar. Aynı zamanda maliyetleri de düşürür.

Bunlar ulaşım ve depolama yapılarının kalıcı bir şekilde optimize edilmesinden müşteriye özel dijital etiketlere kadar bir süpermarket konseptini desteklemeyi de içerir. Modüler yazılım tabanlı yapı blokları yani Fujitsu’nun Üretimi Yürütme Sistemini oluşturan “bağlantılı uygulamalar”, sayısallaştırılmış üretim sürecini tamamlar. Rapora göre, bu sayede tek bir modülde net/özel değişiklikler yapılabiliyor ve anlamlı şekilde daha hızlı reaksiyon süresi elde ediliyor.

Sayısallaştırma ve dijital dönüşüm arasındaki fark nedir?

Dijitalleşme var olan iş süreçlerine teknolojiye entegre etmektir. Dijital dönüşüm yöntemleri işleri yeni, dijital yollarla hallediyor. Yani dijital dönüşüm, dijitalleşme kavramından daha büyük bir kapsama sahip.

Sayısallaştırma ve dijitalleşme, dijital dönüşümün birer parçası. Dijital dönüşüm; müşteri anlayışı, temas noktaları, büyüme stratejisi, kurumsal mobil uygulamalar, süreçlerin dijitalleştirilmesi, çalışanların yönetimi, performans yönetimi, yeni iş modelleri ve daha fazlası gibi birçok konuyu kapsar. Yeni müşteri ve iş gerçekliklerinin yanı sıra, yeni bir pazara da yönlendiriyor.

Özetlemek gerekirse;

Sayısallaştırma analog haldeki bir bilgiyi dijital hale dönüştürmektir. Eğer bir şirket bu süreci işlerini iyileştirmek, gelir sağlamak veya bazı operasyonları basitleştirmek için kullanırsa, buna dijitalleşme denir. Bu sürecin sonuçları ise dijital dönüşüm olarak adlandırılır.

Dijital dönüşüm, dijital bir iş kurmak için sayısallaştırma ve dijitalleşmeye ihtiyaç duyar.

Dijital Çağ işlerin yürüme şeklini değiştirmeye yeni başladı. Zamanla daha fazla yenilik görülecek ve anlamamız ve öğrenmemiz gereken yeni terimler ortaya çıkacak.

Biz bu değişikliklere uyum sağlıyoruz ve etkili bir biçimde uygulamaya geçirme sürecinde deneyim sahibiyiz. Bize bir mesaj atın. İşinizi sayısallaştırmaya, dijitalleştirmeye ve son olarak dijital dönüşümü sağlamanıza yardım edebiliriz.

]]>
https://www.webtures.com/tr/blog/sayisallastirma-dijitallesme-ve-dijital-donusum-arasindaki-farklar-nelerdir/feed/ 1
Sağlık Sektöründe Dijital Dönüşüm https://www.webtures.com/tr/blog/saglik-sektorunde-gorulen-dijital-donusum/ https://www.webtures.com/tr/blog/saglik-sektorunde-gorulen-dijital-donusum/#respond Tue, 29 Sep 2020 19:41:06 +0000 https://www.webtures.com/tr/blog/?p=14979 Son yıllarda, halihazırda olan sağlık ekosisteminin pek sürdürülebilir olmadığı ortaya çıktı.

Sağlık hizmetlerinin maliyetleri büyük bir hızla artıyor ve devletler bütçelerinin büyük bir kısmını sağlık hizmetleri için ayırmak durumunda kalıyor. Öte yandan, sağlık hizmetlere erişim imkânı zorlaşırken elde edilen hizmet kalitesi ise genelde vasat oluyor.

Sağlık sektöründe dönüşüme duyulan ihtiyaç daha önce hiç bu kadar belirgin olmamıştı. Ve günümüzde dijital teknolojileri bu değişimin merkezine konumlandırmak, sürecin en umut vaat eden unsurudur.

Sağlık sektöründe gereken dijital dönüşüm neyle ilgili?

Dijital dönüşüm, sunulan değeri artırmak için bireylere verilen hizmetlerin yöntemini yeniden kurgular. Sağlık sektöründe bu değişim, sağlık kuruluşlarına veya sağlık hizmetleri sisteminin kendisine odaklanmak yerine hastanın bakış açısına odaklanarak hacme dayalı hizmet değil değer vermeye dayalı hizmete geçişi hızlandırmak anlamına gelir.

Hastalarla etkin bir şekilde iletişim kurmak, kişiselleştirilmiş, proaktif ve uygun maliyetli hizmet sunmak için dijital teknolojileri hayata geçirmek, dijital dönüşüme giden yolda bir mihenk taşıdır.

Yaşanan COVID-19 salgını, sağlık hizmetleri süreçlerinde süre gelen verimsiz noktaları ve dolayısıyla sistemin düşük verimlilik oranını gözler önüne serdi.

Aynı zamanda, talepleri yönetebilmek için birçok ülkede ilgili yasalarda değişikliklere gidilmesi, dijital sağlık hizmetleri çözümlerinden yararlanmak için oldukça fazla fırsat yarattı.

Hastaların ihtiyaç duydukları tedaviyi almak için dijital araçları kullanmaya hazır ve istekli oldukları kanıtlanmış ve sağlık kuruluşlarının da teknolojik yeniliklerden yararlanarak operasyonlarını kolaylaştırabileceğine bu süreçte şahit olunmuştur.
“Bu salgın, dört ya da beş senede elde edilebilecek çıktıları hızlandırdı. Birdenbire gelecekte varacağımız noktaya ulaştık. ”
MDLIVE Inc. Başkanı ve CEO’su, Charles Jones
Sağlık ve ilaç şirketlerinin yalnızca %7’sinin dijital çözümleri hayata geçirdiğini düşünürsek yolun hala başındayız, ancak bu durum aynı zamanda dijital dönüşüm stratejisini erken vakitte kurgulayan ve etkili bir şekilde uygulayan şirket ve kuruluşların, pazar paylarında ve hasta memnuniyeti oranlarında eşi benzeri görülmemiş artışlar elde edebileceği anlamına da geliyor.

Şimdi ise dijital teknolojilerin fark yaratabildiği en umut veren sağlık sektörü alanlarına bakalım.

Talebe bağlı sağlık hizmeti

Neredeyse tüm sektörlerde, tüketiciler kendi uygunluk durumlarına, kendi zamanlarına ve oldukları yere göre hizmet almak isterler. Sağlık sektörü de bu konuda bir istisna değildir.

Bir sağlık tesisine ulaşmak, yaşlılar, engelliler ve uzak yerlerde yaşayan kişiler için oldukça zorlayıcı olabilir. COVID-19 pandemisi sebebiyle hemen herkesin yüz yüze sağlık hizmetlerine erişimi ciddi bir şekilde kısıtlandığı için, teletıp çözümlerine yönelik talepte büyük bir artış yaşanmıştır.

Söz konusu hizmet artık “olsa güzel olur” diyebileceğimiz bir durum olmaktan çıkıp hasta bağlılığı açısından sağlık kuruluşlarının mutlaka sahip olması gereken bir hizmete dönüşmüştür.

Talebe bağlı sağlık hizmeti, artık kalıcı bir durumdur. Hastalar ve uzmanlar, tele sağlık teknolojisini benimsemeye başlamış görünüyor. Pandemi sırasında, ABD’li doktorların %48’i hastalarını sanal ortamda tedavi ettiklerini belirtti. Hastalar açısından bakarsak, Amerikalı tüketicilerin %60’ı COVID-19 pandemisi sebebiyle telefon üzerinden verilen sağlık hizmetlerini denemeye daha istekli olduklarını belirtmiştir.

Bu yöntem, kanser tedavilerini sürdürmek için etkili bir yöntem olduğu hususunda kendini kanıtladı ve bireylerin ruh sağlığı konularında destek alabilmelerinde önemli bir rol oynadı. Ve aynı zamanda birçok ülke düzenleyici yasal koşulları esnetti ve çözüm sunan sağlık kuruluşlarının yüksek tıbbi standartlara uyum sağlama süreçlerine zaman tanımak amacıyla, mevzuata dair gereklilikleri kısa vadede tekrar gündeme getirmeyecek gibi görünüyor.
Ayrıca kamu ve özel piyasaya bu alanda önemli miktarlarda fonlar tahsis ediliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Federal İletişim Komisyonu (FCC) tele-sağlık çözümleri geliştirmek için 200 milyon dolarlık bir programa imza attı. ABD tele-sağlık hizmetlerinin lider firması Amwell, daha iyi, daha güvenli ve talep üzerine sunulacak sağlık hizmetlerini bu kriz ortamında geliştirmek için gereken teknolojiye yatırım yapmak amacıyla 194 milyon dolarlık C Serisi finansman rauntunu bitirdiğini duyurdu.

Bir bilgisayardan veya mobil cihazdan herhangi bir yerde ve zamanda global ölçekte sunulan bir sağlık profesyoneli havuzuna erişmek, sanal randevu hizmeti almak, görüntülü veya sesli görüşme ile doktorunuzla görüşmek, günümüz sağlık sektörünü talebe bağlı sağlık hizmet sunma modeline doğru köklü bir değişime uğratacak gibi duruyor.

2019’un son aylarında, Alman parlamentosu böyle bir gelecek planlaması için altyapının oluşturulmasını zorunlu kılan ve destekleyen Dijital Sağlık Yasası‘nı onaylamıştı. Öte yandan, teletıp çözümleri, evrak işi olmadan kayıt tutmayı ve sağlık uygulamalarını reçete ile almayı da sağlıyor.

Giyilebilir Teknolojiler ve Nesnelerin İnterneti

Sağlık hizmetleri alanında görülen bir diğer önemli dijital dönüşüm trendi ise, cep telefonları, giyilebilir cihazlar, akıllı evler, klinikler ve hatta şehirler yapısında mevcut olan Nesnelerin İnterneti çözümleri gibi remote tıbbi cihazlardan sağlıkla ilgili verilerinin toplanmasıdır.

Bunlar, hastanın sağlık durumu hakkında önemli detaylar sunarak sağlık profesyonelinin doğru teşhiste bulunması için daha kapsamlı bilgiler sağlarlar.

Son zamanlarda, kullanıcının sağlık değerlerini ölçmeye yarayan ve akıllı telefonlara bağlanabilen teknolojik cihazların sayısında önemli bir artış yaşandı.

Bunların dışında, vücut ısısı ölçümlerini toplayan, hastalıkların nasıl yayıldığını haritalara döken akıllı termometreler, evde solunum yolu hastalıklarının hızlı teşhisini sağlayan akıllı stetoskoplar, akciğer hastalıklarının takibi için kullanılan akıllı spirometreler, yaşlılar ve engelliler için kalp atış hızı, vücut sıcaklığı ve yere düşme ihtimallerini tespit eden biyosensörler mevcut.

Bu cihazlar sayesinde, hastalıklar daha kolay tespit edilebilir ve sağlık kuruluşları gereken acil durumlarda otomatik olarak bilgilendirilebilir.
Ayrıca, fitness amaçlı takip cihazları veya akıllı saatler gibi sıradan tüketici ürünleri de benzer yeteneklere sahip.

Apple Watch, atriyal fibrilasyonu tespit etmeye yetecek tıbbi sınıf bir EKG özelliğine sahip ve Apple’ın patent belgeleri, şirketin, kullanıcıyı herhangi bir solunum veya kalp sorunu tespit edilmesi halinde uyarabilecek gösterge olan tıbbi kan oksijen satürasyonunu izleme onaylarını da alacağa benziyor.

Diğer patentler ise Apple’ın görme sorunlarını teşhis edebilen ve kullanan kişinin görüş kalitesini iyileştirmek için ekranların ve lenslerin kırılma oranını otomatik olarak ayarlayabilen gözlükler tasarlamayı hedeflediğini göstermektedir. Bir başka deyişle, bazı sağlık sorunlarının erken belirtileri herhangi özel bir ekipman olmadan dünya genelinde gitgide daha fazla kullanıcı tarafından tercih edilen tüketici ürünleri tarafından tespit edilebilecektir.

Çevremize gömülü halde bulunan nesnelerin interneti sensörleri ve giyilebilir teknolojiler, sağlık hizmeti veren kuruluşlarının biz daha hissetmeden sağlık sorunlarımızı tespit edebileceği verileri toplamasına, zamanında müdahale etmesine ve daha net teşhislerde bulunmalarına imkan sağlayacaktır.

Bu teknolojinin kullanımı, sağlık sigortası piyasasını reaktif bir modelden proaktif bir modele dönüştürme noktasında oldukça kritik bir rol oynar. Gelişmiş takip ve önleme aktiviteleri, geri dönüşü olmayacak bir müdahaleyi tahmine dayalı metotlar ile yaparak ortaya çıkabilecek maliyetleri azaltacaktır.

Yapay Zeka ve Belirtilere Dayanan Sağlık Hizmetleri

Yapay Zekanın (AI) 2026 yılına kadar ABD sağlık ekonomisine yıllık 150 milyar dolar tasarruf sağlayacağı öngörülüyor.

Startuplar zaten bu fırsatları hemen değerlendiriyor. Aktif yapay zeka girişimlerinin sayısı 2000 yılından bugüne 14 kat arttı ve 2020’nin ikinci çeyreğinin yapay zeka destekli sağlık kuruluşlarına sunulan finansman açısından tüm zamanların en yüksek rakamlarını göstermesi bekleniyor.

Yapay zeka, hastaların sağlık kuruluşları ile etkileşim şeklini değiştirecektir. Yapay zeka destekli sohbet robotları, hastayı bir uzmana yönlendirmek amacıyla gerekli evrakları hazırlayabilir, randevuları planlayabilir, semptomları teşhis etmek için gereken temel bilgileri toplayabilir ve böylece konsültasyon süresini kısaltır ve müşteri deneyimi iyileştirilir.

Dijital asistanlar bazen Moxi gibi bir robot görünümü alabilir ve hemşirelere polikliniklerde veya hastane katlarındaki rutin görevlerde yardımcı olabilir. Bazı daha gelişmiş robotlar ise ameliyatlar esnasında cerrahlara destek olur, hatta bazen bir cerrahın uzaktan bağlanmasına da olanak tanıyabilir.

Yapay zeka, teşhise dayanan sağlık hizmetlerinde zaten büyük bir öneme sahiptir. Örneğin Hevi AI gibi yapay zeka temelli çözümler tıbbi görüntüleme araçlarında, bu teknoloji sayesinde radyologların gözden kaçırabileceği ayrıntılar daha kolay tespit edilir ve teşhiste kullanılır.

Onkoloji alanında ise yapay zeka en doğru tanıları sağlamak ve mümkün olan en iyi anti-kanser ilaç kombinasyonlarını tahmin etmek için birçok kanser türünün binlerce patoloji görüntüsünü analiz ediyor.

Yapay zekaya dayalı teşhis, bir istisna olmaktan çok artık bir norm haline geliyor. Öte yandan, yapay zekanın gelişmesi ile en çok heyecan uyandıran konu ise; giyilebilir teknolojiler aracılığı ile edilen sağlık verileri üzerinden tahmine dayalı bir büyük veri analizi yaparak sağlık sorunlarını öngörebilmektir. Bu şekilde, hastalıkları sadece iyileştirmekle kalmayacak aynı zamanda etkili bir şekilde önleyebileceğiz.

Yapay Zeka, insanlara kıyasla çok daha az bir maliyetle ve daha kısa bir sürede aynı görevleri yerine getirerek doktorların, hastaların ve hastane yöneticilerinin hayatlarını basitleştirmektedir.

Yapay zekanın kullanımı, tedavi süreçleri ve çeşitleri, hastalarda elde edilen sonuçlar ve teşhis konularında benzeri görülmemiş iç görüler kazanılmasına imkan tanır. Yapay zekanın faydalarının sağlık hizmetleri yöneticilerine katkısı oldukça açıktır. PWC Sağlık Araştırma Enstitüsü’ne göre, sağlık sektörü yöneticilerinin yaklaşık yüzde 40’ı yapay zeka, makine öğrenimi ve tahmine dayalı analitiğe yatırım yapıyor.

Kişiselleştirilmiş tedaviler

Sağlık sektöründeki tüm dijital dönüşüm trendleri, en sonunda benzersiz bir vücut, durum ve çevreye sahip olan hasta üzerinde buluşuyor.

Bu gerçek ise en etkili tedavi yöntemlerinin dahi benzersiz olması gerektiğini gösteriyor. Tedavilerin kişiselleştirilmesi, ilaçların kişiselleştirilmesi ve bu tedavilerin de değişen ortamlara adaptasyon sağlayabilmesi modern tıp için bir sonraki hedef gibi duruyor.

Genomik, kişiselleştirilmiş tedaviler için adeta ufuk açıyor. GRAIL veya 23andme gibi şirketler, teşhis edilmiş hastalıklara dair kişinin DNA özelliklerine göre uyarlanabilecek en iyi tedaviyi bulmak amacıyla en hızlı ve ucuz dizilimi bulmak üzerinde çalışıyor.

Örneğin farklı bileşik kombinasyonlarının permütasyonlarını simüle etmek ve hangisinin en iyisi olduğunu tahmin etmek için klinik testlerde yapay zekadan yararlanmak, ilaçların kişiye özel hale getirilmiş versiyonlarının sunulmasını mümkün kılacaktır.

Bu gelişme, süre gelen tıbbi ürün geliştirme döngülerini %50 oranında kısaltacak ve maliyetleri önemli ölçüde düşürecektir. Hassas tıp, onkoloji alanında önemli bir başarı elde etmiş olup yakın zamanda farklı alanlara da uyarlanması planlanmaktadır.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) raporuna göre, gelecekte sağlık hizmetleri alanında gerçekleşecek dijital dönüşüm çabaları, sadece birey özelinde tedavi geliştirmeyi değil, aynı zamanda o bireyin değişen eylemlerine göre değişecek ve uyarlanabilecek akıllı tedaviler kurgulamayı da hedefleyecektir. Akıllı çözümler mevcut veriler üzerinden sürekli olarak öğrenmeye devam edecek ve hastanın durumu veya bulunduğu ortam değiştikçe tedavilerde de değişiklik yapmayı önerecektir.
“Her hastaya özel, kişisel durumlarına ve yapılarına göre değişen dinamik veri iş akışlarını giderek daha fazla göreceğiz. Bu teknoloji, farklı derecelerde karmaşık hastalık statülerine sahip hastalarda, çok daha hassas tedavileri gerçekleştirmeyi ve kıt kaynakları yönetmeyi mümkün kılacaktır.
Ripley Martin, Genel Müdür – Philips Sağlık Sistemleri, Yaşlanma ve Bakım

Sonuç olarak

Dünya Ekonomik Forumunun öngörüsünün gerçekleşmesi henüz mümkün değil, ancak giyilebilir teknolojik cihazlar aracılığıyla veri toplamak, bu verileri işlemek, kişiselleştirilmiş çözümler sağlamak için yapay zekadan yararlanmak ve talebe göre sağlık hizmetler sunan dijital kanalları aktifleştirmek gibi tüm unsurlar günümüzde mevcut.

Dijital dönüşüm stratejilerine söz konusu teknolojileri entegre eden sağlık şirketleri, rakiplerinden önemli ölçüde daha iyi performans gösterecek gibi görünüyor.

]]>
https://www.webtures.com/tr/blog/saglik-sektorunde-gorulen-dijital-donusum/feed/ 0
Dijital Dönüşüm ile Endüstriler Nasıl Etkileniyor https://www.webtures.com/tr/blog/dijital-donusum-ile-endustriler-nasil-yeniden-sekilleniyor/ https://www.webtures.com/tr/blog/dijital-donusum-ile-endustriler-nasil-yeniden-sekilleniyor/#respond Thu, 13 Jun 2019 08:51:32 +0000 https://www.webtures.com.tr/blog/?p=13399 A’dan Z’ye tüm endüstrileri baştan aşağıya değiştiren dijital dönüşüm, aynı zamanda ekonomiyi, sosyal hayatı ve kullanıcı alışkanlıklarını da etkiliyor. Bilişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan bu kavram, işletmelerin tüm süreçlerini dijitale adapte etmesi anlamına geliyor. İşletmelerin sürece adapte olmak ve yeni çağın gerekliliklerini yerine getirebilmek adına da “Dijital Dönüşüm Danışmanlığı” gibi hizmetlerden yararlanması öneriliyor.

Dijital Dönüşüm Danışmanlığı hizmeti ile işletmenizi yenilikçi teknolojilere adapte edin, faaliyet gösterdiğiniz endüstride rekabet avantajı elde edin.

Dijital Dönüşüm Danışmanlığı

Yeni nesil endüstri standartlarını belirleyen bir teknoloji konsepti olan “Dijital Dönüşüm” arkasında bir takım ekonomik ve stratejik iticileri barındırır. Bu doğrultuda, dijital dönüşümü anlayabilmek çağın salt teknolojik gerçeklerine odaklanmasının ötesinde bir efor gerektirir. İşletmelere, dijital dönüşüm gerekliliklerine uygun adaptasyon yeteneklerini ve esnekliği anlamalarını sağlayacak içgörüleri edinmesi de “Dijital Dönüşüm Danışmanlığı” hizmeti gibi yaklaşımlarla mümkündür. Dijital Dönüşüm Danışmanlığı, süreçle alakalı altyapı ve donanımların kullanılmasına, uygulamaların gerçekleştirilmesine yardımcı olan bir hizmetler bütünüdür.

Dijital Dönüşüm Nasıl Yapılır?

Bilgi teknolojileri alanındaki yeniliklerin şirket araçları ile bütünleştirilmesine sağlayabilmek adına, 360 derece bir yol haritası oluşturuyoruz. Dijital Dönüşüm Danışmanlığı kapsamında, şirket uygulamalarının dijitalleştirilebilmesi için gerekli olan tüm ihtiyaçları belirledikten sonra her bir adımı hassasiyetle uyguluyoruz.

Dijital Dönüşüm Süreç Yöntemi

Süreç yönetimi kapsamında altyapı, uygulamalar ve güvenlik sınırlarının belirlenmesi gibi başlıklara odaklanıyoruz. Danışmanlık hizmetinden yararlanan iş ortağımızın dijital altyapısı ve uygulamaları için gereksinimleri listelemelerine yardımcı oluyoruz. Sonrasında dijtal güvenlik ilkelerine uygun bir siber gereksinimlerin üzerinden geçiyoruz.

Dijital Yapılar ve Bilişim Teknolojileri

Altyapı ve bağlantı kapsamında, networklerin, veri tabanlarının oluşturulması dijital dünyaya adaptasyon için en temel kurallardandır. Endüstri 4.0 olarak da nitelendirilen yeni sanayi devrimi, işletmelerin bilgisayar tabanlı otomoasyonları ve IOT teknolojilerini benimsemesini zorunlu kılmaktadır. Bu bilgiler ışığında, danışmanlık hizmetinden yararlanan firmalar için gerekli olan teknolojik yöntemlerin iş modeline uygulanabilirliğinin belirlenmesi oldukça önemli bir adımdır.

Veri Tabanları ve CRM Entegrasyonları

Dijital çağın en önemli yeniliklerinden olan veri tabanları ve CRM uygulamaları, işletmelerin müşteri ilişkilerine eşi benzeri görülmemiş bir boyut kazandırmasına yardımcı oluyor. Veri tabanları ve CRM yazılımlarına dair yaklaşımların benimsenmesi de dijital çağa adapte olkak isteyen işletmelerin muhakkak üzerinde durmaları gereken bir konu.

Siber Güvenlik Duvarları ve Kişisel Verilerin Korunması

Dijital adaptasyon sürecinde işletmeler; muhasebeden müşteri ilişkilerine, pazarlamadan stratejik yönetime kadar tüm işlemleri dijitale uyarlar. Bu doğrultuda tüm adımlar ve bilgiler veri tabanlarında kayıt altına alınır. Veri tabanlarının siber olarak korunması da dijital güvenliğin sağlanabilmesi açısından oldukça önemlidir. Bir diğer konu da yasal bir zorunluluk da olan kişisel verilerin korunmasına dair kaygıların güvence altına alınmasıdır.

Kurumsal Dijital Varlık Oluşturmak

Kurumların yeni endüstri çağındaki değişikleri benimseyebilmeleri hem etkinlik hem de verimlilik açısından oldukça kritiktir. Yeni nesil yaklaşımları benimseyerek iş akışını otomotize eden teknolojileri kullanabilmek dijital varlığın oluşturulmasının ilk adımıdır. Dijital Dönüşüm Danışmanlığı kapsamında, iş ortaklarımıza bu varlığı oluşturabilmelerine yardımcı olabilmek adına odaklandığımız başlıklar ise şu şekilde:

Akıllı Kurum Kültürü

Akıllı kurum kültürü; tüm karar alma mekanizmalarını teknoloji odaklı bir perspektifle veren bir organizasyon yapısı anlamına gelir. Bu kültürü oluşturabilmek de analitik iş zekası, veri analizi gibi yaklaşımlarıan benimsenmesini gerektirir.

Dijital İçerik Üretimi

Dijital içerik üretimi, şirketin dijital ortamlarda sesi olacak içeriklerin teknoloji olanaklarının kullanılarak oluşturulmasını ifade eder. Dijital medya ve yayın akışına dair genel bir yapı oluşturmak sonrasında bu yapıyı diğer sistemlerle entegre etmek işletmeye iş süreçlerinde fonksiyonel fayda sağlar.

Yönetilebilir Hizmetler ve Dış Kaynak Entegrasyonu

Dijital Dönüşüm Danışmanlığı kapsamında önem arz eden bir diğer başlık da yönetilebilir hizmetler ve dış kaynak entegrasyonudur. Şirkete özel çözümler gerektiren uygulamalar olduğundan, şirketin iş modeli ve faaliyet gösterdiği endüstri dinamiklerini anlamlandırabilmek gerekir. Bu doğrultuda gerekli analizler yapıldıktan sorna şirket için gerekli teknolojik özelleştirmelerin şeması çıkarılır.

Dijital Dönüşüm Danışmanlığı Hizmet Kapsamı

Hizmet kapsamının belirlenebilmesi aynı şekilde müşteri ihtiyaçlarının ve kurumsal yapısının analiz edilmesiyle mümkün olur. Süreç boyunca atılacak olan her adımın yapısı, getirisi ve ölçümlenebilirliği gibi kriterler dikkate alınır. Hizmet kapsamında önerilecek & uygulanabilecek çözümler, işletmeye dijital dönüşüme adapte olabilme açısından gerekli tüm doneleri sağlayacaktır.

Hazır mısınız?

Dijital Dönüşüm Danışmanlığı ile Endüstri 4.0’ı İşinizin Bir Parçası Yapın!

]]>
https://www.webtures.com/tr/blog/dijital-donusum-ile-endustriler-nasil-yeniden-sekilleniyor/feed/ 0